Gençlik aşısı, son yıllarda estetik dünyasında cilt yenileme ve yaşlanma belirtilerini azaltma amacıyla en çok tercih edilen medikal uygulamalardan biri haline gelmiştir. Özellikle hyaluronik asit içerikli formülü sayesinde cilde yoğun nem kazandıran, elastikiyetini artıran ve ince kırışıklıkların görünümünü azaltan bu yöntem, hem kadınlar hem de erkekler tarafından yaygın şekilde tercih edilmektedir. Ancak bu noktada en çok merak edilen konulardan biri şudur: Gençlik aşısı kalıcı mı? Etkisi ne kadar sürer ve ne sıklıkla tekrar edilmelidir?
Gençlik aşısı, cilde doğal bir parlaklık ve canlılık kazandırsa da kalıcı bir işlem değildir. Uygulamanın temel amacı, ciltte zamanla azalan hyaluronik asit seviyesini yerine koymak ve cildin kendini yenilemesini desteklemektir. Bu nedenle gençlik aşısının etkisi geçici ancak uzun süreli olabilir. Genellikle birkaç uygulamadan sonra ciltte gözle görülür bir fark oluşur ve bu etki ortalama 6 ila 12 ay arasında devam eder. Ancak bu süre, kişinin yaşına, cilt tipine, yaşam tarzına ve uygulamanın yapıldığı bölgeye göre değişiklik gösterebilir.
Kalıcı gençleşme sağlamak için gençlik aşısı belirli aralıklarla tekrarlanmalıdır. Uygulama sonrasında cildin ihtiyaç duyduğu nem ve destek sağlandıkça, hücre yenilenme süreci aktif kalır ve cilt daha uzun süre genç görünümünü korur. Düzenli seanslarla desteklenen gençlik aşısı tedavisi, yaşlanma belirtilerini yavaşlatmak ve cilt kalitesini artırmak adına oldukça etkili bir yöntemdir. Ayrıca bu uygulama, doğal görünümü koruyarak sağlıklı bir gençleşme süreci sunar.
Gençlik aşısının kalıcılığını artırmak için uygulama sonrasında güneşten korunmak, düzenli nemlendirme yapmak ve cildi koruyucu ürünlerle desteklemek gerekir. Aynı zamanda sağlıklı beslenme, yeterli su tüketimi ve düzenli uyku da cildin iyileşme sürecini olumlu yönde etkileyen faktörler arasındadır. Bu uygulamanın etkilerini uzun vadede korumak isteyen bireyler, uzman önerisiyle yılda 1-2 kez tekrarlanan bakım seanslarıyla ciltlerini genç ve sağlıklı tutabilir.
Bu içerik, Doç. Dr. Tuğba Falay Gür’ün önerileri doğrultusunda hazırlanmıştır.