Nasır, ciltte sürekli sürtünme, basınç veya tahriş sonucu oluşan, genellikle ayak tabanında, parmaklarda veya ellerde meydana gelen kalınlaşmış, sertleşmiş deri tabakasıdır. Vücudun kendini koruma mekanizmasının bir sonucu olarak ortaya çıkan nasır, zamanla ağrıya, yanmaya ve günlük aktivitelerde rahatsızlığa yol açabilir. Özellikle dar ayakkabı giymek, çıplak ayakla yürümek, yüksek topuklu ayakkabılar tercih etmek ya da tekrarlayan fiziksel hareketlerde bulunmak nasır oluşumuna zemin hazırlar. Bu nedenle “nasır nedir?” sorusu, hem estetik hem de sağlık açısından oldukça önemli bir yere sahiptir.
Nasır oluştuğu bölgede cildin doğal yapısını bozarak kalın, sarımsı ve sert bir doku haline gelir. Başlangıçta ağrısız olan bu sertlik, zamanla derinleşerek cilt altındaki sinirlere baskı yapabilir ve yürümeyi, ayakkabı giymeyi hatta dokunmayı bile zorlaştırabilir. Özellikle ayaklarda oluşan nasırlar, vücut ağırlığının dengesiz dağılmasından dolayı daha da büyüyebilir. Tedavi edilmediğinde derinleşen nasırlar çatlayarak enfeksiyon riskini artırabilir. Bu durum, özellikle diyabet hastaları için ciddi komplikasyonlara neden olabilir.
Nasırın en temel sebebi, cilt yüzeyine uzun süreli ve tekrarlayan baskıdır. Vücut, bu baskıya karşı koymak için o bölgede deri üretimini artırır ve zamanla kalınlaşmış bir katman oluşur. Sıklıkla nasırla karıştırılan siğil ya da sert cilt lezyonları ile farkı, nasırın genellikle baskı uygulanan bölgede, belirgin bir merkez noktasına sahip olmasıdır. Ayrıca nasırda kaşıntı nadiren görülürken, dokunulduğunda hassasiyet ve derin ağrı daha belirgindir.
Nasır tedavisinde ilk adım, baskı ve sürtünmeye neden olan unsurların ortadan kaldırılmasıdır. Rahat ayakkabı kullanımı, destekli tabanlıklar ya da koruyucu pedler nasırın ilerlemesini durdurabilir. İleri vakalarda ise uzman kontrolünde uygulanan tıbbi nasır tedavileri, topikal kremler veya gerekiyorsa cerrahi işlemler tercih edilebilir. Erken müdahale ile hem ağrıdan kurtulmak hem de cilt sağlığını korumak mümkündür.
Bu içerik, Doç. Dr. Tuğba Falay Gür’ün önerileri doğrultusunda hazırlanmıştır.